Son yıllarda Türkiye’deki hayatlarını geride bırakarak yurtdışına taşınan gençlerin deneyimlerini paylaştıkları röportaj serisinin dördüncü konuğu Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yaşayan Burak Başar. Biz Burak ile 2013 senesinde Work and Travel programı ile California’ya gittiğimizde tanıştık. O 19 yaşındaydı, ben 23. Aynı yerde çalıştık, aynı evde yaşadık, arkadaş olduk ve tanıştığımız günden bugüne ben Burak’ın çalışkanlığına, girişkenliğine ve yeteneklerine defalarca hayran oldum. Aşağıda kendisinin de bahsedeceği üzere Burak bir poliglot; yani anadili hariç 2’den fazla dile hakim. Sayesinde unutumayacağım fıkra gibi anılarım var: Bir Arap, bir Meksikalı, bir Rus, bir Amerikalı ve birkaç Türk işe gitmek için servise biniyorlar, Burak hepsiyle kendi dillerinde konuşuyor! Mucize gibi.
Kendisine soruları yanıtlamayı ve deneyimlerini paylaşmayı kabul ettiği için teşekkür ediyor ve sizi Burak’ın Helsinki deneyimleriyle başbaşa bırakıyorum.
◊Merhaba, bize kendinden bahsedebilir misin?
-Selamlar! Ben Burak, 24 yaşındayım. Helsinki’de özel bir şirkette Proje Müdürü olarak çalışmaktayım. Bir poliglotum ve anadilim Türkçe dışında, İngilizce, Rusça, İspanyolca, Fince, İsveççe, Arapça ve Çince dillerine hakimim. Vakit buldukça seyahat etmek, yeni bir dil öğrenmek, Uzak Doğu mutfağı, etnik müzik ve Çin kaligrafi sanatı hayatta haz aldığım şeylerden birkaçı.
◊Ne kadar zamandır yurt dışında yaşıyorsun? Yurt dışına taşınmaya nasıl karar verdin?
-Yaklaşık 2 senedir Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yaşamaktayım. Finlandiya’ya taşınmadan önce ABD, Polonya ve İsveç gibi farklı ülkelerde yaşamış olmama rağmen, turist olarak ziyaret ettiğim ilk günden beri birgün yaşamayı gerçekten istediğim ülke Finlandiya olmuştur. Polonya’nın Krakow şehrinde katıldığım öğrenci değişimi programının öncesinde bir Şubat ayında Helsinki’ye yaptığım bir haftalık seyahat her şeyin başlangıcı oldu. Yaklaşık 2 yıl öncede Helsinki’de bir üniversiteye kabul edilmemle, eğitimime devam etmek için buraya taşınmaya karar verdim.
◊Yurt dışına taşınmadan önce nerede yaşıyordun? Hayatından memnun muydun?
-Yurtdışına taşınmadan önce İstanbul’da yaşıyordum ve üniversite eğitimime devam ediyordum. Doğma büyüme İstanbullu olmama rağmen, İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşamanın külfetini ancak üniversite eğitimime ve çalışma hatanına başlayınca idrak edebildim. Sonuç olarak, daha küçük ve sakin bir yerde yaşamanın bana daha uygun olacağına karar verdim.
◊Yurt dışına taşınmadan önce de sık sık diğer ülkelere seyahat eder miydin?
-Yurtdışına taşınmadan önce fırsat buldukça seyahat etmeye çalışırdım fakat şu anki kadar sık değil. Schengen içi serbest dolaşım ve Avrupa içi uçak biletlerinin daha ucuz olması gibi faktörler sayesinde şu anda daha sık seyahat edebiliyorum.
◊Peki yurt dışına taşınma sürecinde neler yaşadın? Zorlandığın noktalar oldu mu?
Yurtdışına taşınma süreci, taşındığım her ülke için genel anlamda sıkıntısız geçti. Oturum izni almak kolay oldu ve konaklama bulma konusunda da şanslı oldum.
◊Finlandiya’nın pozitif tarafları ve orada yaşıyor olmanın avantajları neler?
-Finlandiya ortalama 5.5 milyon nüfuslu, birçok alanda gelişmiş bir ülke. Sistem oldukça oturmuş ve düzenli işliyor. Başkent Helsinki’de dahil güvensizdir diyip girmeye çekineceğiniz tek bir sokak bulamazsınız. Finliler sakin, huzurdan, sessizlikten haz alan, özel hayatınıza saygı duyan insanlar.
◊Yurt dışında yaşamanın zorlukları neler? Finlandiya’ya dair sevmediğin şeyler var mı?
-Finlandiya’da yaşadığım ve hala alışamadığım en büyük tek zorluk hava şartları. Kışlar çok soğuk ve karanlık. Aralık ayında Helsinki günde ortalama 5 saat günışığı alıyor ve soğukla karanlık birleşince insanların ruh halleri bozulabiliyor. Ama Finliler bununla da hergün D vitamini alarak başa çıkmayı başarmışlar. Etrafımdaki diğer yabancıların yaşadığını gördüğüm en büyük zorluk ise Fince öğrenme ve Fin kültürüne adapte olma. Fince öğrenilmesi çok emek gerektiren karmaşık bir dil. Fin kültürü ise kendine has bir çok özelliği ile bir çok batı kültüründen farklı. O yüzden bazı yabancılar adapte olmakta büyük zorluklar çekebiliyorlar.
◊Finlandiya’da yabancı olduğun için sana farklı davranıldığını hissettiğin oluyor mu? Sosyal hayatından memnun musun?
-Özellikle Türk olduğum için bana farklı davranıldığını 2 senedir hiçbir şekilde hissetmedim. Ama yabancı olduğum için bazen insanların benimle iletişim kurarken çekingen yaklaştıklarını hissettiğim oldu. Her ne kadar Finlandiya gelişmiş bir ülke olsa da yabancı nüfusu diğer Avrupa ülkelerine göre daha az. Aynı zamanda, Finliler çok utangaç insanlar. Hemen hemen herkes İngilizce bilse de bazı Finliler yabancı dil konuşmaktan çekinebilirler. Fakat Fince öğrendikten sonra bu da ortadan kalkıyor. Sosyal hayatımdan çok memnunum. 2 sene içerisinde çok güzel dostluklar kurdum. Finliler samimi insanlar.
◊Türkiye’ye dair en çok neleri özlüyorsun?
-Türkiye’ye dair en çok özlediğim iki şey var: ailem ve arkadaşlarım.
◊Türkiyeyi ne sıklıkla ziyaret ediyorsun? Ziyaretlerinde en çok nerelere gitmeyi tercih ediyorsun?
-Türkiye’yi yılda en az iki kere ziyaret etmeye çalışıyorum. Ailem ve çevrem İstanbul’da olduğu için, İstanbul’u tercih ediyorum.
◊Finlandiya ve Türkiyeyi birer cümle ile anlatmanı istesek nasıl tanımlardın?
-Finlandiya: Yarın hava karlı olacakmış; yaz bu sene de gecikti.
Türkiye: Tamam abi, hallederiz ya.
◊Son olarak yurt dışına taşınmak isteyenlere ve özellikle Finlandiya’ya yerleşmek isteyeceklere tavsiyelerin nelerdir?
-Eğer imkanınız varsa taşınacağınız ülkeyi taşınmadan önce gidip en az bir kere görün. Eğer Finlandiya’ya taşınacaksanız, sakın ama sakın kendinizi evinize kapatıp tekdüze bir hayat sürmeyin. Özellikle Finlandiya’nın kışını katlanabilir yapabilecek tek şey sosyal çevreniz olacaktır.