YURT DIŞINDAN TÜRKİYE’YE GERİ DÖNMEK

Gitmek mi zor kalmak mı? Bu sorunun cevabının kişiden kişiye değiştiğini gördüm yıllardır. İnsan neden gitmek ister? Komşunun çimeni her zaman daha mı yeşil görünür? Yurt dışında yaşamanın ne gibi zorlukları/avantajları var? Biz iki senelik Portekiz maceramızı sonlandırıp, Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdik? (hatta bu zamana kadar neden bir değil, iki kere Türkiye’ye kesin dönüş yaptık) bu yazıda bunlardan bahsedeceğim.

Yurt dışına taşınma kararı

Son yıllarda bozulan ekonomi, işsizlik, çalışırken haklarını tam olarak alamama, hukuksal anlamda ülkede yaşanan güvensizlik ve bazı terör olaylarından sonra biz kendimizi 2016’nın sonlarına doğru gitmeye hazırlanırken bulduk. Aslında eşimle beraber 2015 senesinde Türkiye’ye geri dönüş kararı alıp, ikimiz de İstanbul’da iş bulmuş, hayatımızı Türkiye’de devam ettirmeye karar vermiştik, işler umduğumuz gibi gitmedi.

Yurt dışında yaşamla alakalı birkaç not

Burada daha iyi anlaşılabilmek için bir parantez açarak hikayemizden ve önceki yurt dışında yaşam tecrübelerimizden bahsetmek istiyorum. Eşim Hollandalı ve 2011 senesinde kariyerine pilot olarak Türkiye’de başlamış. Biz 2015 senesinde tanıştığımızda ben Work and Travel için Los Angeles’a giderek 4 ay orada yaşayıp, çalışmıştım. Yani eşim zaten gurbetteydi, benim de kısa da olsa yurt dışında yaşam deneyimim vardı. Tanışmamızın hemen ardından eşim dünyanın tam olarak öbür ucunda bulunan Fiji Adaları’nda iş buldu kendine. Ben o yıl üniversiteden yeni mezun olmuştum. Eşim Fiji’ye gidince ve kısa süre içerisinde ona katılamayacağım için ben de Kuveyt’te bir restoranda iş bularak çalışmak için Kuveyt’e gittim. 3 ay orada çalıştıktan sonra da eşimin yanına Fiji’ye gittim. Bu parantezi burada kapatabiliriz, aşağıda bunları neden anlattığımı etraflıca açıklayacağım.

Yukarıda da okuduğunuz üzere, ben 4, eşim 3 farklı ülkede yaşama imkanı buldu. Her gidişin motivasyonu, her ülkede hissedilenler farklıydı. 20’li yaşların başlarında alınan kararlar daha çok macera gibi hissettirirken 20’lerin sonuna doğru gelindiğinde ‘ben tüm hayatımın bu şekilde geçmesini istiyor muyum’ diye sormaya başlıyor insan kendine.

20’lerin başından bu yana farklı şartlarda 4 farklı kıtada bulunan 4 farklı ülkede yaşadıktan sonra diyebiliyorum ki:

-Erasmus, Work and Travel, yüksek lisans, master, staj gibi sebeplerle günün birinde döneceğini bilerek yurt dışında yaşamak daha çok ‘macera’ hissi veriyor,

-Fiji gibi dünyanın öteki ucunda, tamamıyla alıştığımızdan farklı olan tropikal bir adada yaşamak müthiş bir deneyim ve özgürlük hissi veriyor. Dünyanın bildiğimiz modern halinden çok daha farklı gerçeklikleri olduğunu öğretiyor. Bu tarz ülkelerde yaşamayı büyülü bir bulutun içine hapsolmak gibi tanımlayabilirim. Ama yaş gençken, tüm arkadaşlarınız, aileniz farklı zaman dilimlerinde, alışıp bildiğiniz şeyleri yaparken zamanla gerçeklikten kopuyormuş gibi hissetmeye sebep olabiliyor. 2015 senesinde Fiji’den dönüp Türkiye’de çalışıp, düzen kurma kararını almamıza sebep olan da buydu. Fiji’den güzel duygular ve anılarla ayrıldık, hala sık sık aklıma gelir. Tekrar ziyaret etmek, hatta belki yaşlanınca gidip biraz yaşamak isterim.

-Kuveyt çalışıp, para kazanmak-biriktirmek için ideal bir ülke olabilir ancak yaşamak için çok renkli bir dünya vaat etmiyor. Amerika’da yaşamak, filmlerde gördüğünüz yerlerde yürümek enteresan bir deneyim mesela, tropikal bir adada yaşamak macera, herhangi bir Avrupa ülkesinde de tarih, medeniyet, farklı lezzetler deneyimleme imkanı var ve tüm bu yerler keşfedecek, oyalanmaya yardımcı olacak şeylerle dolu. Kuveyt bu açıdan biraz zayıf kalıyor. O yüzden biraz para kazanıp, biriktirdikten sonra arkama bakmadan ayrıldım Kuveyt’ten.

Yurt dışından kesin dönüş yapma kararı

Yukarıda kısa süreli gidiş-dönüşlerden bahsettim ancak esas hikaye Portekiz’den Türkiye’ye geri dönüşümüz. Eşim, 2015 sonunda yurt dışında bir firmaya başvurdu ve kabul edilince Portekiz’e taşındık. 2 yıl kadar burada yaşayacak ve sonra başka bir ülkeye transfer olacaktık. İyisiyle kötüsüyle 2 yıl geçti, transfer zamanı geldi. Avrupa’da 80 küsür destinasyon arasından kendimize yaşayacak bir ülke/şehir seçip şirkete bildirmemiz gerekiyordu. Önce Barselona dedik, sonra Roma’da karar kıldık (şehir seçmeye çalışırken tek kıstasım ‘İstanbul’a ne kadar benziyordan başka bir şey değil bu arada) ama en sonunda şirket İtalya genelinde farklı şehirlerden operasyon yaptığı yeni bir kontrat sundu, onu seçtik ve her yere bağlantısı olan şehir Roma olduğu için orada ev aramaya başladık.

Bir şekilde ne Barselona içime tamamen sinmişti, ne de Roma’da yaşama fikri cezbediyordu. 2 yıl Portekiz’de yaşayıp, sık sık seyahat etmiş olmak, eşimin Hollandalı olması sebebiyle zaten ikinci bir ülkeyle göbek bağı kurmuş olmak yurt dışında yaşama fikrinin eskisi kadar cazip gelmemesine sebep oluyordu. Türkiye’de içinde yaşarken eleştirdiğim konu kadar, şükredilecek bir dünya şey olduğunu fark ettim bu süreçte ve Mart ayında ev bakmaya Roma’ya gitmemiz gerekirken eşim ben İstanbul’dan gider gelirim İtalya’ya dedi ve (5 gün çalışıyor, 5 gün izin yapıyor) biz İstanbul’da ev tuttuk.

Yurt dışından Türkiye’ye geri dönme sebepleri

Herkesin hikayesi, yurt dışına taşınma sebebi, gittiği ülke, oradaki yaşam şartları, hayattan beklentileri, mutlu olduğu şeyler farklı. İstanbul gibi bir şehre alternatif olarak bir başka ülkenin büyük bir şehrinde yaşamak bana cazip gelmiyor. Yalnızca Portekiz’de yaşayarak değil, bu süreçte farklı Avrupa ülkelerinin şehirlerini ziyaret edip ‘acaba burada yaşayabilir miyiz?’ araştırması yaparken de öğrendiklerim, gördüklerim ve hissettiklerim aynı sonuca varmama sebep oldu. Peki neydi tüm bunlar?

-Öncelikle hangi ülkenin hangi şehrine giderseniz gidin, aradan yıllar da geçse oralı değilseniz eğer bir çevre oluşturmak, konforlu bir ortam yaratmak zaman alıyor.

-İstanbul gibi her şeyi anında çözmeye alışık olduğumuz, hiçbir şey için beklemediğimiz, her şeyin elimizin altında olduğu bir yerde yaşamaya alıştıktan sonra yurt dışında yaşayıp bir çok şeyden mahrum kalma fikri hoşuma gitmiyor. Bu dileyince kuaföre gitmekten tutun, evde tesisat işi halletmeye, eve yemek sipariş etmeye, yeri geldiğinde gündüz vakti açık restoran bulup yemek yemeye kadar gidiyor. Burada görece az paraya, kolayca çözdüğümüz bir çok şey oralarda lüks haline geliyor.

-Ben mesela bilgisarımı alıp bir kafenin bahçesinde saatlerce oturmaya bayılıyorum, Bunun için şu an yaşadığım yer olan Moda tam bir cennet. Bizdeki kadar çok alternatifin olduğu, dışarıda oturma kültürü olan bir başka şehir daha görmedim henüz.

-İstanbul ayarındaki büyük şehirlerde merkezi yerlerde yaşamak İstanbul’da olduğundan çok daha pahalı.

-Herkes sevmek zorunda değil tabii ki ama ben İstanbul’u seviyorum, daha fazla ülke/şehir gördükçe de İstanbul’un güzelliği daha çok kamaştırdı gözümü. Bundan uzak olarak, dünyanın başka şehirlerinde İstanbul’u özleyerek yaşama fikri ayrı bir faktör oldu.

-Kendi dilini konuşma, aileye-arkadaşlara yakın olma, kitapçılardan, gazete bayiinden anadilinde dergi alabilme, hastalanınca hastaneye gidebilme, bu açılardan iyisiyle-kötüsüyle bildiğin bir sistemin içinde olmak güzel.

-Yurt dışında yaşayıp, yine yurt dışında başka ülkelere seyahat etmek ‘gezmenin, keşfetmenin’ büyüsünden aldı götürdü biraz. Hayatta en keyif aldığım şeylerden biri yeni yerler görmekken, her fırsatta kendimi İstanbul’a atmak istiyordum. Türkiye’ye geri dönmek seyahatin büyüsünü de geri getirdi benim için.

-Yurt dışında yaşarken ister istemez ‘Türkiye’ye gidince yaparım, alırım listesi’ oluyor herkesin. Bu yapılacaklar biriktikçe ben kendimi hayatın gerisinde kalıyormuş, hayat akmıyormuş gibi hissediyorum. Dönmüş olmanın avantajlarından biri de bu listeleri burada hızlıca tamamlayıp, başka şeylere yer açabilmek oldu.

-Türkiye’de seçtiğin kelimeler, konuşma şeklin karşı tarafa kendini biraz olsun tanıtma fırsatı verirken yurt dışında Türk olmak çoğu zaman bilinen kalıpların Türkiye’de yaşayan tüm insanları temsil etmediğini anlatma çabası manasına geliyor. Uzun vadede bu da bana yük olmaya başladı.

Yukarıda defalarca vurguladığım gibi tüm bu duygu ve düşünceler kişiden kişiye farklılık gösteriyor (örneğin eşim İtalya’da çalışıp, Türkiye’de yaşıyor ve memleketi Hollanda’ya çok sık gidemiyor ancak bir şekilde idare ediyor). Sonuçta Türkiye’nin şu anki durumu ortada. Daha iyi bir iş, daha iyi sosyal şartlar, geleceğe yatırım, daha güvenli ortamda yaşama, yeni yerler, kültürler keşfetme gibi sayısız sebeple yurt dışında yaşamak tercih edilebilir, hatta bundan keyif alan çok insan var. Öte yandan benim gibi sürekli bir özlem yaşayan, kıyas yapmaktan artık içinde bulunduğu yerin güzelliklerini göremez olan insanlar da var.

Sonuç olarak, İstanbul’a dönerken düşüncem şuydu: ‘Bir kere yaşıyorum, dünyada en çok olmayı istediğim yer, içindeyken hiçbir şeyi kaçırıyormuşum gibi hissetmediğim, kaosuna, renklerine, insanıyla hayvanıyla 7/24 yaşayan haline aşık olduğum şehirde yaşamak istiyorum. Uzaklarda olup yarım yaşayacağıma, İstanbul’da olup iyisiyle olduğu kadar kötüsüyle de barışacağım.

Şimdilik her şey yolunda gidiyor.

Gurbette olup, memleketini özleyen herkese selam olsun!

(Visited 3.559 times, 1 visits today)

9 Comments

  1. Nurşen at

    Slm , yazılarını takip ediyorum. . Çok da zevkle okuyorum.. 24 yaşındaki kızım ve arkadaşlarının iyi eğitim gormelerine rağmen bir şekilde yurtdışında yaşamak Vs istemeleri nedeniyle bu yazınızı okumalarini sağlayacağım.. yaşamadan bu seçimi yapmanın zor olduğunu düşünüyorum .. durumunuzdan en çok aileniz mutlu olmuştur herhalde .. yine de dünya insanı olmak, istediğiniz yerde yaşayabilecek olmanız sizin basarinizdir.. mutlu ve huzurlu olmanızı dilerim ..

    Reply
    1. Nil Gizem Alpar Bosma at

      Merhabalar, çok mutlu oluyorum yazılara yorum geldiği zaman, teşekkür ederim. Yazıda da belirttiğim gibi herkesin serüveni birbirinden farklı, gençlerin gitmek istemelerini de çok iyi anlıyorum. Umarım her biri mutlu olacakları yollar çizerler kendilerine, şansları bol olsun.

      Reply
  2. Beyza at

    Nil! Çok güzel anlatmışsın gerçekten. Benim Erasmus “maceram” dahi ilk 6 ayda güzeldi, sonrasında dediğin gibi Türkiye’den alınacaklar/ Türkiye’de yiyilecekler listesi hazırlamakla geçti? Canım İstanbulum ya, gelince görüşelim! ❤️

    Reply
    1. Nil Gizem Alpar Bosma at

      İstanbullu için sonradan gurbetçilik zor iş ya, yurt dışında olma heyecanı geçince özlemeye başlıyor insan. Şimdi de heybende hep bir Portekiz özlemi olacak muhtemelen. Bağ kurmanın sonuçları ama deneyim güzel şey 🙂

      Reply
  3. Cengizhan Ünlü at

    Merhabalar. Öncelikle güzel yazınız için tebrik ederim. Kendimden bahsedecek olursam. Gurbetçi bir ailenin çoçuğu olarak Portekiz’ de dünyaya geldim. Ben 4 yaşında iken babamın rahmetli olması sebebiyle annem anavatana dönüş yaptı. Çocukluğum güzel geçti aslında tüm eğitim hayatımı Türkiye’ de geçirdim. Bu arada 18 yaşıma girer girmez 1 aylık bir Portekiz ziyaretim oldu oradaki aile dostlarımızın yanına. Kendimi gerçekten oraya ait gibi hissetmiştim o dönem. Daha sonra üniversite eğitimi ve askerliğimi dahi kendi isteğimle Türkiye’ de yapmak istedim. Askerden sonra ise 1,5 yıl İsveç/Stockholm ve akabinde 6 ay ise İngiltere/Ashford da iş ve dil eğitimi imkanları buldum. Tam alıştım derken sizin düşünce ve duygularınıza yakın hislerle Türkiye’ ye dönüş yaptım. Bu tarz durumlardan sonra tabii ki arada gitgeller olmuyor değil lakin her aşamada büyüdüğüm yer yani vatanımız ağır basıyor. Herkesin en iyi hissettiği yer bulması dileğiyle…

    Reply
    1. Nil Gizem Alpar Bosma at

      Selamlar,

      Ne güzel açıklamışsınız geçtiğiniz süreci. Her insanın yolculuğu kendine has. En önemlisi sizin de söylediğiniz gibi ‘herkesin en iyi hissettiği yeri bulması’. Yolunuz güzelliklerle donansın, sevgiler…

      Reply
  4. Abdulselam at

    Merhaba, ne güzel ve ne kadar içten yazmışsınız. Elinize, yüreğinize sağlık. Tesadüfen internette karşıma çıkan yazınız tam 20 yıllık gurbet hayatımın özeti. Dogma-buyume İstanbullu’yum. 2001 yılında üniversite eğitimi için Konya’ya gitmekle başladı serüvenim. Dort yılın sonunda dil eğitimi ve yüksek lisans eğitimi için geldiğim Amerika’da yine dört yılım geçti. Çok ozledigim İstanbul’uma kesin dönüş yapmisken, aldığım güzel bir iş teklifi ile kendimi Kazakistan’da buldum. 12 yıldır da buradayim. Son günlerde düşündüğüm tek şey aynen sizin gibi “dünyaya bir kere geldim ve istediğim şehir İstanbul’da yaşamak istiyorum”. İnşallah okullar kapanınca düşündüğümüz gibi dönmek nasip olur. Bu arada evlendim ve üç çocuğum var:) çok şükür mutlu bir yuvam var. Yazdıklarım ve özlemim vatan hasreti. Aslında yirmi yıllık gurbet bana şunu da öğretti; İnsanin vatanında ömür surmemesi bir bakıma bahtsizlik diyebilirim. (Öğrencilik ve eğitim sürecini hariç tutuyorum) Allah herkesin gönlüne göre versin. Ben de artık İstanbul’a dönmek ve orada çoluk çocuğumla ömür sürmek istiyorum. Allah utandırmasın. Selamlar

    Reply
    1. Nil Gizem Alpar Bosma at

      Selamlar. Yorumunuz içime dokundu, umarım hayal ettiğiniz gibi gerçekleşir her şey. Yolunuz açık olsun. İstanbul’dan sevgiler.

      Reply
  5. Savaş at

    Merhaba Nil hanım, ilk olarak elinize sağlık yazınızı çok beğendim. Aslen İrak Türklerindenim, Türkce yazma ve okumayı haberlerden ve internetti ki makalelerden alıştım yani yazı veya gramatik hatam olursa kusura bakmayın 🙂

    9 yaşında Saddam zulmünden kaçıp İsveçe 89da yerleştik. Bilgisayar bölümünde yüksek tahsilim var, mutlu evliyim ve 4 çocuk babasıyım, işimden memnunum… ama buna rağmen kendimizi Türkiyede daha evdeymişiz gibi hissediyoruz oraya gittiğimizde. Burda mutlu olabilmemiz için kimliğimizi terk etmemiz gerekecek.

    Bu sebepten dolayı Türkiye taşınmayı düşünüyoruz, ama İstanbulda yaşamayı düşünmüyoruz. Hem çok fazla kalabalık hemde trafik felaketi, millet çok stresli gibi görünüyor. Taşınmaktan endişemiz konu çocuklarımızın okulu, şimdi Türkiyeye gitsek kızım 8ci sınıfa başlaması gerekecek, ozaman ne olur, ayrıca okumadığı konular çok var mesela Türk tarihi coğrafyası ve edebiyatı ve her konunun kendine ayit terimleri ki ben bile zorluk çekeceğimi sanıyorum ve bu ona çok fazla yük ve stres olacağını sanıyorum. Ayrıca Türkiyenin birokrati işlemleri burdan çok daha fazla kompleks olması bizi endişelendiriyor. Ne yapacağımızı bizde şaşırmışız, sanki ortada kalmışız. Bu yüzden Türkiyede yaşamak ile ilgili yazılar ilgimi çekiyor belki onlardan bir ilham alırız diye.

    Esen kal.

    Reply

Leave A Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir